Gece tam uykuya dalmışım hatta rüya görme modunda bile olabilirim bir yavaaşlama hissettim, aneeemmm ne o sınıra gelmişiz.
Sınır diyince böyle sınır yani baya şaşalı bir şey bekliyordum ama ogs gibi bir yer ve bu görüntü üzerine kolay geçerim ben buradan ya düşüncesi karşısında bir yanda önce pasaportunda olan fotoğrafa sonra sanki o sen değilmişsin gibi yüzüne kuşkuyla ve dik dik bakan sınır çalışanları çelişkisi...
Tüm bunlara maruz kaldıktan sonra bir baktım sınırı geçmişim gişeler arkamdan gelen gölgemin de gerisinde kalmışlar. Hey gidi!
Sonra freeshopta toplandık. Burada her şey çok ucuzmuş duyumlarıyla dalıverdik! Sanarsın her şey free, yalaaan! Tamam 10 TL filan farkediyor ve çoğu yerde bulamayacağın ürünler mevcut ama bir freeshop ütopyası da değil ;) Belki orjinal parfüm kullananlar için ideal olabilir o biraz daha farkediyor.
Bu kadar eziklememin nedeni bilinçaltımda basstırmış olduğum ceza yememek için alamadığım çilekli içki olabilir diye düşünüyorum :)))
Yola çıkmıştık. Toplamda ara ara uyanmalarla 4 saat uyku neyim olmuştur ama inanınki yetti. Saat 7 gibi Sofya'daydık! Her yerde kiril alfabesiyle yazılar, bomboş sokaklar...
54 arkadaş artık Sofya'da turist olmuştuk, valizleri hammal misali yüklenip düştük hostelimizin yoluna. Demir kapının oradan girmemiz söylendi. Garajda kalıyoruz galiba dedik :) ama içeri geçince bambaşka bir yerde bulduk kendimizi, gayet birçok kültürden karma şekilde gelmiş insanların olduğu, rahat bir ortam, ahşap bir ev, içerisi doğal konseptliydi. Özellikle lale şeklinde lambalar tadından yenilmeyecek derecede şekerdi :)

Herkes yerini aldı, malzemeler ortaya koyuldu, sular kaynatılıp çay demlendi, çok zor olan wifi şifresi girildi 9876543210 :) kahvaltıya hazırdık, çok keyifli bir ortamda kahvaltımızı ettik. Sosyalleştik bir yandan da, hem de hala neyin kafasında olduğunu çözememiş olduğumuz insanlarla muhabbetimiz koyuydu :)

Sonrasında öğlene kadar free time verildi bize ve hemen fotoğraf çekmeye başladım. Çok güzel yerler keşfettim ara sokaklarda kadıköy boğasına benzer heykeller mi desem yoksa duvara çakılmış mozikler Sofya'yı tasvir ettiklerini mi anlatsam bilemedim.

Kalacağımız yere geçmek için geri döndüm, duşumuzu aldık hop yine sokağa attım kendimi. Pazar olduğundan kapalıydı çoğu dükkan ama vitrinlerine bile bayılabiliyor insan.
Sonra buluşup katedralleri gezmeye başladık. Biraz hep birlikte gezip güzel kareler yakaladıktan sonra free time verildi ve birkaç arkadaş Happy diye bir mekana gittik. Tabii öncesinde paralarımızı Leva'ya çevirdik.

İlk domuz etimi orada yedim. Domuz pirzolası harikaydı eğer denemek isterseniz mutlaka Happy'de denemenizi öneririm.
Durmadık gezmeye devam ettik. Belediye olsun, polisleri olsun gezdik, muhabbet ettik, bol bol fotoğraf çekindik. Kiliselere mum koyduk ama zaten benim dileğim gerçek olmuştu :)))

Çok yakın arkadaşım, dostum Ana Sofya'daydı akşam onunla buluştum ve Sofya'nın ayrıntılarını bir de onun gözünden gördüm.

Akşamında dönüp sözlerime başladım ve yarınki macerama kavuşmak üzere gece hostele geçtim...
Avrupa görmüş hatun oldum ya :))))
Bükreş macerası için yarın görüşürüzzzzzzzz
Fundem'ce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder