Şimdi de Bükreş macerasıyla karşınızdayız efenim :)
Bükreş ve hostelimiz… Dopdolu ve hatta doğru zamanda doğru
yerde olabilmek için koşturmaktan ayaklarımızın şiştiği bir Bükreş macerası.
Bükreş için “Gençlik Otobüsü Askerde” sloganı kullanılıp bir de koşarken
çekseler bizi eminim ki cuk oturur.
Bükreş’e akşamdan gelinmesine rağmen ekip arkadaşlarımızdan
blog yazısını tamamlamaları için dışarı çıkılmadığını ve bu yüzden ilk gün
hiçbir yer göremediğimizi söylemek isterim. Üstelik bu kural herkes için
geçerli oldu ve ne yazık ki Bükreş gibi bir şehri bir sonraki güne bırakarak
azıcık haksızlık etmiş olduk bu şehre. E bu yüzden de bir sonraki gün her yeri
koşa koşa gezmek zorunda kaldık. Ve açıkçası şehri tam anlamıyla gezemedik.
Yine de -gezdiğimiz kadarıyla bile- bende şehir için iyi, fakat insanları için
kötü bir takım anılar bıraktı.
Romanya halkı onların soğuk, suratsız hatta kaba
davranışlarını es geçtiğiniz sürece size yardımcı oluyorlar. Sevimsiz oldukları
aşikâr, fakat gelen tüm turistlere karşı mı yoksa sadece Türklere karşı mı
böyleler henüz çözemedik.
Bunlara rağmen hostelde ve Sarayda geçirdiğimiz dakikalar
çok güzeldi! Hostelimizin içerisinde neredeyse kendimize ait bir mutfak
bulunuyordu ve akşam makarna yapıp yediğimiz zamanlar çok eğlenceliydi :) Bir
de sevimli bir Fransızla tanıştık ki bende
turistlere karşı olan çekingenliği aldı götürdü. Onun da çat-pat olan İngilizcesiyle benimki
yan yana o kadar komik duruyordu ki! :) Yine de anlaşmak için ille de dile
gerek olmadığını, jest ve mimiklerin çoğu zaman daha etkili olduğunu öğrenmiş
olduk.
Efendim sizlere Bükreş’in tam ortasında bulunan, Ay’dan görünecek
kadar büyük olan, psikopat diktatör bir başkan tarafından 44 bin insanın
evlerinin olduğu (yıkılarak yok edildiği) bizim köyden büyük bir arazinin
üzerine inşa edilen, yapımında 20 bin işçinin çalıştığı ve yapılırken bir
çoğunun da öldüğü sarayı birazcık anlatmak isterim. Aslında anlatmış bile
bulundum, gidip kendiniz görün demek düşüyor bundan sonra bana amaa… Zihnimde
öyle yer etti ki azıcık anlatmalıyım.
İşte saraydan çıktıktan sonra biz de gidip kendi normal ve
ihtişamsız hayatlarımıza döndük :D :D Otobüsümüze bindik ve bizimle olmayan
arkadaşlarımıza sarayı anlatıp durduk. Zaten vakitlice çıkılmadığı için Bükreş
biraz hayal kırıklığıydı, fakat Saray… Ah o Saray… o.O
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder